30 Ocak 2023 Pazartesi

ER İLHAN KILIÇ AFFEDİLDİ

Cumhurbaşkanımızın imzasıyla Resmî Gazete'de yayınlanan karara göre; Er İlhan Kılıç ile Er Kenan Deniz'in cezaları, sağlık sorunları nedeniyle kaldırıldı. Adli Tıp raporuna göre 'kocama' hali görülen 86 yaşındaki Er İlhan Kılıç, 28 Şubat döneminin MGK Genel Sekreteri ve Hava Kuvvetleri Komutanıydı. Er Kenan Deniz ise dönemin Genelkurmay İç Güvenlik Harekât Dairesi Başkanı ve Başbakan Askeri Başdanışmanıydı.

Bu şahıslar, Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek suçundan, Ankara 5. ağır ceza mahkemesinin 13/4/2018 tarihli kararıyla, müebbet hapis cezası ile cezalandırılmışlardı.

Adli tıp kurumu 3. adli tıp ihtisas kurulunun 4/1/2023 tarihli raporu sebebi ile Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 104. maddesinin 16. fıkrası gereğince, Cumhurbaşkanımız tarafından cezaları kaldırılmıştır.

28 Şubat post modern darbe sürecinin, anlı şanlı 2 darbecisi böylece, bundan sonraki yaşamlarını artık ceza evinde değil kendi evlerinin aile ortamında, sıcacık yataklarında, mutlu ve huzurlu bir şekilde sürdürecekler.

Ne diyelim?

- “Hayırlı olsun” mu?

Durun; önce, 01.06.1998 milliyet gazetesinin bir haberine bakalım:

Başlık: Komutan Duyarlılığı

       Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın kuruluşunun 87. yıldönümü nedeniyle Akıncı 4. Ana Jet Üssü'nde düzenlenen "Anıları Tazeleme Günü"ne türbanla katılanlara kızan Orgeneral İlhan Kılıç, bir kadının "sembol" niteliği taşıyan başörtüsünü açtırıp iki ucu çenesinin altından düğümlenecek şekilde bağlattı.

       Elini sıkmak üzere yaklaşan Fatma Çelenkoğlu'nu uyaran Kılıç, genç kadının başörtüsünü açtırıp iki ucunu çenesinin altından düğümlenecek şekilde bağlattı. Karşılama töreninin sonuna doğru önünden geçen başörtülü bir kadından sonra yanındakilere dönerek ellerini iki yana açıp tepki gösteren Kılıç, gazetecilerin "Türban takanların karargahlara alınmaması nedeniyle mi tepki gösterdiniz" sorusunu "Evet" diye yanıtladı. "Modern Türkiye'yi yaşatmaya çalışıyoruz. Başörtüsüyle hiçbir sorunumuz yok" diyen Kılıç şöyle devam etti: "Anadolu'da tarlada çalışan bacımız... Böyle ucuna da altın takar. Karadeniz'de sırtında odun taşıyan bacımıza tepkimiz yok. Onların başı örtülü olsun. Çarşıda, özel işyerlerinde olur ama devlet dairesinde olmaz. Biz de devletiz."

İşte, böyle bir duyarlı (!) komutanmış, o yıllarda, Er İlhan Kılıç.

Aslında, Er İlhan Kılıç, 28 Şubat post modern darbecilerinin içinde en ılımlı olanlarından birisiydi, diyebilirim. Özellikle, kendisinden önce Hv. K. K’nı olan Er Ahmet Çörekçi’nin yanında adeta zemzem ile yıkanmış gibi, bile diyebilirsiniz. Çörekçi, kelimenin tam manası ile din düşmanıydı. Bir başörtüsü gördüğünde panter kesilip, parçalama pozisyonuna geçiveriyordu. Öyle bir din düşmanının altında görev yapması elbette Kılıç’ı da etkilemiştir, ister istemez.

Kılıç, mülayim, orta yolu bulmak isteyen, vaziyeti idare etmeye çalışan yumuşak huylu bir karakterdi.

Kendisi ile yollarımız 15. Füze Üs K.’lığında rastlaştı. Hv. K. K. olarak, üssü ziyarete gelmişti. Brifingde Şube Müdürü olmam hasebiyle ben de bulundum. Başörtüsü konusunda; annelerimiz gibi örneğini ilk ortaya atan kendisidir. Hiç olmazsa, iğne olmasın da annelerimiz gibi alttan bağlasınlar, demişti. Hafızamda yanlış kalmadıysa, Yaşar Nuri Öztürk’ün kitaplarını da birliklere dağıttıran, bu kişiydi.

Yani, bir orta yol bulmaya çalışıyor izlenimi vermişti bana.

Lakin, Milliyet gazetesinin haberinde de görüldüğü üzere zihniyet olarak 28 Şubat darbecilerinin zihniyetini de taşımıyor değildi. Kendi ifadeleri ile, Modern (!) Türkiye’yi yaşatmaya çalışıyorlarmış. Devlet dairesinde olmazmış.

Yani mizaç itibarıyla mülayim, lakin zihniyet olarak 28 Şubat darbeci zihniyeti diyebilirsiniz.

Cumhurbaşkanımız, çok büyük bir alicenaplık göstermiş, kendisini yok etmeye çalışan, belediye başkanlığını, hatta mahalle muhtarlığını dahi çok gören iki kişiyi affetmiştir. Bu yüce gönüllülüktür. Asalettir.

Devletimizin başı Cumhurbaşkanımızdır, iradesine bir itirazımız yoktur. Ölçmüştür, biçmiştir, kararını vermiş ve uygulamıştır. Bize de kabul düşer.

Bununla birlikte, şahsen benim inancım gereği ve de Sayın Cumhurbaşkanımızı destekleyen bir vatandaş olarak, bu hatırlatmayı yapmam da üstüme vazifedir: Mağdurların hakları ne olacak?

Allah Teala, katili affetme yetkisini öldürülen kişinin ailesine vermiştir. Cezası uygulanmayacak ise ancak öldürülen kişinin ailesi tarafından affedildiği taktirde, uygulanmamalıdır.

O halde, bu kişilerin mağdur ettiği on binlerce mağdurun hakkı ne olacak? Bu kırık gönüllerin telafisi nasıl başarılacak?

Sayın Cumhurbaşkanım; 28 Şubat’ın yıldönümü de yaklaşıyor. Hala, haklarını alamamış olan insanlar, umut ile sizin adaletinizin tecellisini bekliyor.

Eğer, bugün 28 Şubat darbecileri affedilecek ise onların meydana getirdikleri hasarların hepsinin tamamen giderilmesi, gerçek hakkaniyet olmaz mı?

28 Şubat mağduru askerler, tazminat alamadılar, emsalinin rütbesinin karşılığı araştırmacı kadrosuna atandılar ama kimlik kartlarındaki rütbeleri düzeltilemedi, bu kadar basit bir işlem dahi yapılamadı. Askeri okullardan atılanlara hakları verilemedi, emekliliğe zorlananlara hakları verilemedi, hele ki üçlü kararname ile atılanlara hiçbir hak verilmedi.

Darbeciler affediliyor, mağduriyetler giderilemiyor ise, burada katmerli zulüm var demektir. Böyle bir zulmü ortadan kaldıracak yegâne kişi de sayın Cumhurbaşkanımızdır.

 Ayrıca, hastalık, yaşlılık gibi sebeplerle fiilen cezaevinde kalması mümkün olmayan tüm hasta mahpuslar için, suç tipine bakılmadan ve adi-siyasi ayrımı yapılmadan aynı uygulamanın devam ettirilmesi de insani ve hukuki bir gerekliliktir.

Bu nedenle, İlhan Kılıç ve Kenan Deniz ile aynı veya benzer durumda olan tüm hasta ve yaşlı mahpuslar derhal serbest bırakılmalıdır. Bu konu siyasi iktidarların tercihlerine, konjonktüre veya bir takım siyasi mülahazalara göre karar verilemeyecek kadar önemli olup, tüm hasta ve yaşlı mahpusları kapsayacak yasal bir zemine kavuşturulmalıdır.

Adli Tıp Kurumu aynı mağduriyeti yaşayan herkese aynı tutumla yaklaşmalıdır.

Gelelim, Er İlhan Kılıç’ın sıcacık evinde, mutlu ve huzurlu yaşamasına…

Yaşasın. Er İlhan Kılıç da kalan ömründe mutlu ve huzurlu yaşasın; parçası olduğu darbe sürecinde, TSK’dan atılan binlerce subay, astsubayların aileleriyle beraber, çoluk çocuk çektikleri çileleri, kızların okullarının kapılarında akıttıkları göz yaşlarını, işlerinden atılan memurların acı ve ıstıraplarını, intihar eden mağdurların yaşama haklarını düşünüp, mutlu ve huzurlu yaşasın…

Bu dünyanın bir de ötesinin olduğunu, gerçek mahkemenin mahkemeyi kübra olduğunu da hiçbir zaman unutmasın. Boynuzsuz koyunun hakkının boynuzlu koyundan alınacağı o günü unutmasın.

Hiç olmazsa, mağdur ettiği o insanlardan özür dilesin, helallik istesin.

Allah, hiç şüphesiz, adili mutlaktır.

Gürcan Onat, 30.01.2023, 14.00, Fatih. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CIA ve TEKLİFLERİ

Oyuncu Demet Tuncer CIA’den teklif aldığını açıkladı. Detaylar, aşağıda linkini verdiğim haberde mevcuttur. Bu haberi okuyunca kafamda bir...