SADAT, ASSAM konusunda fikir beyan etme konvoyuna Ali Sirmen ve Mine G. Kırıkkanat da katılmış.
Haydi, gençler neyse toydurlar, tecrübesizdirler, meşhur olmak
istiyorlardır vs nedenlerle hatalar yapabilirler, bunu anlayabilirim. Lakin
Sirmen gibi, Kırıkkanat gibi oldukça tecrübeli iki gazetecinin nasıl böyle bir
hataya düşebildiklerini anlamakta ciddi zorluk çekiyorum.
Gençlere cevap yazmaya değmez de, bu iki tecrübeli yazara bir
cevap verme ihtiyacını yüreğimde hissettim.
Ali Sirmen, 21 Ocak 2022 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki
köşesinde, "Bir vesayet masalı daha"
başlıklı yazısında, gerçek adı “Gölge
Ordu” olduğu halde, kitabın ismini dahi yanlış yazarak, “AKP’nin
Gölge Ordusu” deyip, söz konusu kitabı konu ederek, bir
şeyler karalamış. Genç arkadaşlarına çok güveniyor olmalı ki; onların
yazdıklarını ASSAM'ın sitesinden teyit etme ihtiyacı da hissetmemiş. Bu kadar
tecrübeli bir gazeteciye doğrusu bunu hiç yakıştıramadım. Genç arkadaşlarını
destekleyeceğim diye, yılların biriktirdiği itibarını niye zedelemeyi göze aldı,
anlayamadım.
ASSAM'ın aşağıda linkini (1) verdiğim sitesinde:
“III. ASRİKA İslam Devletler Birliğinin, Resmi dili, Bayrağı ve
Başkenti;”
"MADDE 6- ASRİKA
İslâm Devletler Birliğinin resmi dili, Bayrağının rengi ve şekli ile Hükümet
Merkezi, ASRİKA İslam Devletler Birliği Temsilciler Meclisi tarafından
belirlenir.” yazdığı halde, nasıl oluyor da Sirmen tarafından: “Şeriat
hukukuyla yönetilen, dili Arapça ve başkenti İstanbul olan bir İslam devletini
amaçlayan ASRİKA projesi”nin..."
yazılabiliyor?
Yılların
gazetecisinin böyle bariz bir ofsayta düşmesi hiç yakışık aldı mı?
Sirmen bu
hataya nasıl düşmüş, onu da açıklayıvereyim; genç kalemşorlarına fazla
güvenmekle, gençler niye bu hataya düştüler, onlar da kendilerini
güncellemedikleri için düştüler. Bu yazdıkları bizim ilk ifade ettiğimiz
sözlerdir. Halbuki bu yazdıklarımız yanlış anlaşılınca ve birileri tarafından
çarpıtma malzemesi olarak kullanılınca, bu ifadeleri değiştirdik ve son şekli
sitemizde, yukarıda ifade ettiğim şekilde yazılıdır.
Bu hususu Prof.
Ersan Şen de tam anlamamış, bir akşam CNN Türk'de canlı yayında bana bu soruyu
sordu. Sunucu Başak Şengül de hadiseyi
tam anlayamadı, benden bu konuyu biraz açmamı istedi ve ben mevzuyu
detaylı bir şekilde izah ettim. CNN Türk arşivinde bu program muhafaza
ediliyordur.
Bu tecrübeli
yazarların anlayamadıkları veya anlamak istemedikleri konu şu ki; ASSAM'ın
ortaya koyduğu, Avrupa Birliğinin alternatifi bir birlik oluşturmaktır. Bunun
adına da ASRİKA dedik. Biz bir Birlikten bahsediyoruz. Bu şahıslar da sanki
Türkiye Cumhuriyetinin anayasasını değiştirmek istediğimiz gibi bir algı
oluşturuyorlar. Oysa, hiçbir alakası yok, eğer sitemizden yazdıklarımızı doğru
dürüst okusalar, meseleyi net olarak anlayacaklar. Yazılanları niye doğru
düzgün okumazlar, gerçekten anlayamıyorum.
Ayrıca bu
tecrübeli gazeteci, Adnan Paşamın Kübra Par'ın bir sorusuna; "-Hayır,
hiçbir destek almadık" seklinde verdiği cevabını da köşe yazısında belirttiği
halde, aklı sıra mantık oyunları ile yalanlamaya çalışması da yılların
tecrübesine hiç yakışmamış.
Bakın, ASSAM,
İslam Birliği Kongreleri yapıyor, bu kongreler için bütün yerli ve milli
STK'ların yaptığı gibi, yerli ve milli kuruluşlardan sponsorluk desteği almaya
çalışıyor. Bundan daha doğal ne olabilir? Dernekler, üye aidatları ve
bağışlarla yürürler. Bunların neler olduğu ve miktarları ASSAM Derneğinde
kayıtlı olup, açık ve şeffaftır. Alnımız açıktır, hiçbir lekemiz yoktur, elhamdülillah.
Şunu da iftiharla söyleyebilirim ki, asla fonlanan olmadık ve olmayacağız. Hele
ki; yurt dışından, milli menfaatlerimizi baltalamaya çalışanların, Sorosların,
morosların fonlarının yanından dahi geçmedik.
Sirmen'in köşe
yazısında yazdığı: "Bizde de karanlık bir NATO ve TSK ortak kuruluşu olan Özel Harp
Dairesi’nin benzeri, adeta özelleştirilmişi olan bir örgüt olarak 28 Şubat 2012’de
kurulmuş olan SADAT’ın, Özel Harp Dairesi’nin geçmişte bulaştığı işler
düşünüldüğünde ne kadar tehlikeli olduğu kolayca anlaşılır.
Kurucusu Adnan
Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanlığı Savunma Başdanışmanı olarak uzun süre görev
yaptığı SADAT’ın, AKP’nin gölge ordusu olup olmadığı sorusu çok gündeme geldi.
Doğrusu AKP’nin SADAT’ı
doğrudan değil de dolaylı yoldan kullanmayı yeğlediği görülüyor. TSK’nin
AKP’nin ordusu haline getirilme girişimlerinde, SADAT’ın ileri
gelenlerinden Gürcan Onat’ın
da TSK’ye ya da okullarına giriş mülakatlarında kullanılarak TSK’nin
uydulaştırılmasında dolaylı açıdan rol oynadığı biliniyor. Ergenekon ve Balyoz
kumpaslarında da SADAT’ın önde gelen elemanlarının yer aldıklarına tanık
oluyoruz."
SADAT hakkında
yazılanlara SADAT yetkilileri cevap verirler, o benim dışımdadır.
Ancak şahsım
hakkındaki; "TSK’nin AKP’nin ordusu haline getirilme girişimlerinde, SADAT’ın ileri
gelenlerinden Gürcan Onat’ın
da TSK’ye ya da okullarına giriş mülakatlarında kullanılarak TSK’nin
uydulaştırılmasında dolaylı açıdan rol oynadığı biliniyor."
tezviratına cevap vermem gerekiyor.
Sayın Ali
Sirmen;
1. Gürcan Onat
SADAT'ın ileri geleni değildir. (Keşke olsaydım). Sadece kurulurken verdiğim cüzi
bir miktar hissem bulunmaktadır. Ne yönetimindeyim, ne de çalışanıyım. (Olmak
isterdim, o ayrı konu)
5. Gürcan Onat'ın
TSK'ye ya da okullarına giriş mülakatlarında kullanılması konusuna müstakil
cevap yazdım, bir zahmet o yazıma müracaat edilsin. Hatta Odatv'de de
yayınlanmıştır. (Link-2)
Kısaca
özetlersem; Soyu sopu belli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Hava Harp
Okulundan mezun olmuş, başarılı bir kıta hayatından sonra emekli olmuş bir
personel subayının, mülakatlara çağırılmasından daha doğal ne olabilir? Siz,
Gürcan Onat'ı ne kadar tanıyorsunuz ki yazınızda isim veriyorsunuz? Tanımak
istiyorsanız, kapımız açık, buyurun gelin, ya da ben geleyim, oturup bir çay
içelim, tanış olalım. Aynı vatanın evlatları birbirimize bilgisizce saldırmayalım.
30 Ocak 2022
tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısında Mine G. Kırıkkanat ise "Pusudaki şeriat ordusu, SADAT!"
başlığını kullanmış.
Bu başlık bile
kendisine dava açmaya yeter aslında. Ancak, bu benim alanıma girmiyor, SADAT
yetkilileri ne yapar bilemem.
Kırıkkanat,
ASSAM Kongrelerimizin ilk dördü hakkında özet bilgi vermiş, lakin 5'inciyi
unutmuş. Şu ana kadar 5 kongre yapıldı. Allah nasip ederse, bu sene sonunda
6'ncısı ve 2023 sonunda da 7'ncisini yapıp, bu işi nihayetlendireceğiz,
inşallah. Böylece İslam Birliği Kongrelerimiz tamamlanmış olacak. Bu kongrelerimize
kendisini bekleriz, herkese açıktır. Yalan yanlış haberlerden değil, bizzat
kendi gözleri ile ve kulakları ile görerek ve duyarak, şahit olmuş olur.
Sirmen gibi
Kırıkkanat da aynı golü yemiş. Yani bu kadar yıllık gazetecilik tecrübeniz
nereye gitti bilmiyorum?
Kırıkkanat yazısında; "Bu
anayasanın 6. maddesine göre, ASRİKA İslam Devletler Birliği’nin resmi dili
Arapça, bayrağı kırmızı-yeşil zemin üzerine beyaz ay ve milli devlet sayısı
kadar yıldız, başkenti İstanbul/Türkiye olarak belirlendi." yazmış.
Lisede hocalarımız kopyacıları böyle yakalardı, yanlış ifade aynı
kişilerde çıkınca kopya çektikleri anlaşılırdı.
Rahmetli Necmettin Erbakan hocamız hatırıma geldi; "sizi gidi
kopyacılar sizi..." derdi.
Haydi, size bir iyilik yapayım da, doğrusunu tekrar yazayım.
"MADDE 6- ASRİKA
İslâm Devletler Birliğinin resmi dili, Bayrağının rengi ve şekli ile Hükümet
Merkezi, ASRİKA İslam Devletler Birliği Temsilciler Meclisi tarafından
belirlenir.”
İnsan siteye
girip, ortada duran bu ifadeleri bir kontrol etmez mi? Etmez ise böyle gölü yer
işte...
Size tavsiyem
gençlere fazla güvenmeyin, kendi işinizi kendiniz görün ve bilgilerinizi
sürekli güncelleyin.
Kırıkkanat bu yazısında; "Adnan Tanrıverdi, bu üçüncü kongreye ASSAM Yönetim
Kurulu Başkanı unvanının yanı sıra Cumhurbaşkanı Askeri Danışmanı sıfatıyla
katılıyordu. Tanrıverdi, “Mehdi’nin geleceği gün için hazırlık yapıyoruz”
ifadelerini, yine bu kongrede kullandı." ifadelerini yazmış. Mine hanım anlayabilir mi bilemem, ama ben yine de
işin aslını yazayım.
İslam Birliği Kongrelerini
yaparken, özellikle Türkiye dışındaki, İslam ülkelerinden bir İslam âlimi, Profesör
Zindani ile yaptığı ve Müslümanları teşvik mahiyetinde kullandığı
sözleridir, o söylediği. Ne yazık ki; bazı Müslümanlar dünyadaki zulümlerin
bitmesini Mehdinin gelişine bağlamış, hiç bir iş yapmadan sadece dua ile
günlerini geçirmektedirler. Bu insanlara, gelin biz birlik oluşturalım,
zalimler ile mücadele edelim, manasında kullanılmıştır. O kişi mehdiyi
beklemekte iken, Adnan paşam bizim işimiz Mehdi beklemek değil, o gelecekse gelir,
biz üzerimize düşeni yapalım, anlamında söylemiştir. Lakin her zamanki
fonlanmış medya olayı mehdi bekleyen danışman diye çarpıtmıştır. Bizim Mehdi gelmiş,
gelmemiş, hazırlık mazırlık böyle bir gündemimiz yoktur. Lakin siz nedense çok
sevdiniz bu yaftayı. Sazan gibi atlıyorsunuz nedense?
Kırıkkanat'ın yazı başlığı: "ŞERİAT
KONGRELERİNE KAMU SPONSORLARI" Sponsor konusuna yukarıda cevap
vermiştim. Bu gazeteciler nedense aynı tornadan çıkmış gibi yazılar yazıyorlar.
Biz Şeriat Kongreleri yapmadık, İslam Birliği Kongreleri yaptık. AB
hayranı olan sizler için bunu anlamak kolay olsa gerek aslında, ama nedense
saçmalamayı tercih ediyorsunuz. AB'nin alternatifi olarak, İslam Ülkeleri
arasında bir Birlik kurulmasını öneriyoruz, hepsi budur. Anlamak neden zor
geliyor, ben de bunu anlayamıyorum.
Kırıkkanat "Cevaplanması gereken sorular: diyerek
şu soruları sormuş.
"Türkiye
Cumhuriyeti’nde hukuku şeriat, dili Arapça, başkenti İstanbul olacak bir İslam
Birliği Federasyonu kurma planları yapmak anayasal suç değil mi?
ASRİKA gibi hukuk dışı
bir organizasyona sponsor ve halkın vergileriyle var olan kamu kurumları
hakkında bir inceleme yapılmayacak mı?"
Hemen cevaplayalım; Birinci
soru zaten bir uydurmadır, cevabı yukarıda verilmiştir. İkinci sorunun cevabı
da şu ki; bizim organizasyonumuz hukuk dışı değildir, tamamen hukuka uygundur,
kamu kurumlarından sponsorluk yoktur, kayıtlarımız herkese açıktır, istediğiniz
zaman buyurun gelin inceleyin. Lakin hukuka uygun olan bu faaliyetlerimiz için
hukuka uygun olmayan demek, en hafif tabiriyle iftira ve yalandır.
Kırıkkanat'ın son yumurtası ise "Çoğu
TSK’den FETÖ bağlantıları yüzünden atılmış, laik cumhuriyet düşmanı eski/emekli
subay ve astsubayların katıldığı bu şeriat ordusu" sözüdür.
Sanırım, burada 28 Şubat postmodern darbesi sürecinde YAŞ kararları ile
TSK'nden yargısız infaz ile emekli edilen, TSK'nin en disiplinli, en şerefli
vatan evlatlarından bahsediyor. 28 Şubatın BÇG çetecileri yargılandı, rütbeleri
söküldü, cezaevlerine tıkıldılar, bu dürüst ve haysiyetli vatan evlatlarının da
itibarları iade edildi, rütbeleri verildi, lakin uzayda yaşıyor olsa gerek ki;
Kırıkkanat hala bu şerefli insanları FETÖ'cü zannediyor. Hâlbuki bu insanlar
FETÖ'nün tam anlamıyla düşmanlarıdırlar.
Kırıkkanat, size son söz olarak şunu söylerim ki;
Türkiye yeşil örümcek ağı ile sarmalanmıyor, tam tersi kapkara emperyalistlerin
ağları ile sarmalanıyor. Lakin yüreği vatan ve millet sevgisi ile atan bu yerli
ve milli kadrolar elbette bunlara müsaade etmeyecektir.
İftira, yalan ve çarpıtma mumlarınız yatsıya kadar
bile yanmayacaktır, bunu böyle bilesiniz.
Allah doğrunun yardımcısıdır.
Gürcan ONAT, 20.02.2022, 20.00, Fatih.
LİNKLER:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder