Düşünebiliyor musunuz, bir ülkenin ana muhalefet partisinin
lideri bir şirketin kapısına varacak, kapı kendisine açılmayacak, kapıda
kalacak, yanında götürdüğü basına açıklama yapacak sonra geldiği gibi gidecek.
Koskoca Ana Muhalefet Partisi liderisin, mecliste ikinci
çoğunluğa sahipsin, 135 milletvekilin var. Üstelik seçimler yaklaşmışken
muhalif partileri bir araya getirmişsin, bir altılı masa kurmuşsun, Cumhurbaşkanlığına
aday olmak istiyorsun, memleketi yönetmeye talipsin. Vs, vs…
Ülkenin Ticaret Kanunlarına göre kurulmuş, meşru bir ticari
şirketin kapısına, habersiz bir şekilde milletvekillerini ve parti mensuplarını
yanına alarak, medya eşliğinde, bir taraftan kendi televizyonunda canlı yayın
yaptırarak baskına gidiyorsun. Sanırsın, üçüncü Viyana kuşatmasına çıkılmış…
Yahu! Bu siyaset mi?
Baskın ile alakalı detaylara hiç girmeyeceğim; zira, SADAT
Yönetim Kurulu Başkanı bizzat kendisi, Ana Muhalefet Partisinin televizyon kanalına
çıkarak, bütün sorulara gayet güzel cevap verdi.
O baskında ve sonrasında, adeta kurgulanmış havası veren, belli
bir takım medya korosunda; ASSAM ve ASDER isimleri de dillendirilmek suretiyle,
bir yerlere birtakım mesajlar geçilmeye ve sanki zamanı gelince kullanılmak
üzere, arşive bir şeyler stoklanmaya başlandı, zannını taşımaktayım.
Olayı, basit bir iç siyaset kavgası veya birilerini hukuk
dışına çekme kışkırtması olarak değerlendirmek mümkün mü? Mümkün. Lakin, bu
kadar basit olmasa gerek diye düşünmek de mümkün mü? O da mümkün!
2023 seçimlerinin Cumhur ittifakı tarafından
kazanılması durumunda; seçimin meşruiyetini tartışılır hale getirmek, ülkede
bir iktidar boşluğu oluşturarak, kaos çıkarmak şeklinde kurgulanan uluslararası
bir senaryonun icra edildiği, bu plan dahilinde gerçekleştirilecek
provokasyonların üzerine yıkılacağı bir adresin inşa edilme gayretleri olarak
da değerlendirilebilir mi? Neden olmasın!
ASDER bünyesinde birçok üyemiz tarafından da dillendirilen
bu düşünceyi; bir üyemiz de Sahte Bayrak Operasyonu olarak adlandırmıştır,
şöyle ki: “2023 seçimleri ile ilgili her kargaşada kullanmak üzere diktikleri
bu sahte bayrak ile bir adres inşa ediyorlar. Sahte bayrağın işaret ettiği
adres, hiç ilgisi olmadığı halde plana dahil edilir. Yani olaylarla ilişkili
gibi gösterilir. Sahte bayrak, iç muhalefetin lideri eliyle dikilir ki muhalif
kitle böyle ele geçirilir. Bu operasyonu yapanlar bizzat kendi tetikçileri ile
gerçekleştirdikleri olayları önceden diktikleri sahte bayrak ile kamuoyuna
dikte ettikleri adres zihinlerde olayların tek müsebbibi olarak
algılanacaktır. Oluşacak bu algı
üzerinden kaos planlarlar. Seçim sürecine girilen bu dönemde, ortada bu neviden
bir sahte bayrak operasyonu gerçekleştirildiğini görmek gerekiyor,
kanaatindeyim.” Diyor. Hiç de yabana atılacak düşünceler olduğunu sanmıyorum.
CHP’nin derdinin SADAT, ASSAM, ASDER’den daha ziyade, kendi
partisinin İstanbul İl Başkanının mahkeme neticesini örtmek olduğunu
değerlendirmek de mümkündür. Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu'nun yargı kararı zamanı
dikkatleri SADAT'a çevirdi ve ne yazık ki algılarda epey değişiklik de yapabildi!
ASDER Üyesi bir başka arkadaşımız; İyi parti, Deva Partisi, Gelecek
Partisi, Saadet Partisini terörle, ajanlıkla suçlama propagandalarının, aslında
kasıtlı yapıldığını, bir tahmin olarak dillendirmiştir. Şöyle ki: “Tabanda
önemli farklılıkların olmadığı %65-70 milliyetçi muhafazakâr kesimi kesinlikle
ayrıştırmamak gerekir. Bu söylemleri terk etmek gerekir. Hatta HDP tabanındaki muhafazakâr,
ancak ırkçılıktan etkilenmiş kesimin varlığını da biliyoruz. CHP’nin dahi
içinden mevcut halden rahatsız olan dine uzak ulusalcı kesimin varlığını da
biliyoruz.” Diyerek, “CHP’nin ve HDP’nin mevcut tepe yönetiminin gerçek
yapısının deşifre edilmesi gerekir.” Şeklinde, tespitini yapmıştır.
Sebep veya plan ne olursa olsun, neticede Kılıçdaroğlu,
daracık, küçücük bir çıkmaz sokağın içine girmiş veya sokulmuştur.
Çok yazık!
Ülkemin Ana Muhalefet Partisinin, iktidara aday olduğunu
söyleyen siyasetçilerin bu hale düşmeleri gerçekten çok yazık.
Öyle bir sokağa girdiler ki, bu yol gerçekten çıkmaz sokak!
Sayın Kılıçdaroğlu, bu sokaktan hiçbir yere varamayacaksınız
haberiniz olsun. Size küçücük bir tavsiyem, hiç buralarda oyalanmadan kendinize
yeni yollar arayın.
Zira, ASDER gibi geçmişi, hali ve geleceği tertemiz, pırıl
pırıl, hiçbir lekesi olmayan bir başka dernek daha zor bulursunuz…
ASDER üyelerini bilmeyen kalmadı aslında, şu güzel
ülkemizde.
Bir Edebiyat Profesörümüz, “Onu siz de Tanırsınız” başlıklı
bir yazısında şu şekilde vasfetmişti: “Çevrenize bakınız, eğer alnında beyaz
bir nur, gözlerinde ışıl ışıl onur taşıyan bir yiğit görürseniz biliniz ki, o
ordudan ihraç edilen eski bir zabittir. Ellerinden öpünüz. Ve siz ey
kahramanlar! Şerefli olmak için omuzunuzda demir yıldızlara ihtiyacınız yoktur.
Sizin her biriniz, tarihimizin onur semasında ayrı bir yıldız, her gün yeniden doğan
bir Kervankıran olarak yerinizi aldınız bile.”
İşte bu, ASDER’i oluşturan Kervankıranlar, çok sevdikleri
Türk Silahlı Kuvvetlerinden, rezil BÇG çetecilerinin tezgahlarıyla, yalan ve
iftiralar ile YAŞ kararlarıyla yargılanmadan atıldılar, ya da emekli olmak
zorunda bırakıldılar.
Vatan, Millet, Bayrak sevdalısı bu dindar insanlar,
namuslarını korudukları gibi değerlerini ve vazifelerini korumaya
çalışıyorlardı.
Atıldılar…
Küsmediler… Ne devletlerine ne kendilerine kumpaslar kuran,
BÇG çetecilerine alet olan komutanlarına, küsmediler…
Bir araya gelip, ASDER’i kurdular. “Adalet Cesaret İster”
dediler, hukuk mücadelesi yaptılar.
Zor zamanlarda, önce memleket meselesi deyip, şahsi
davalarından önce ülkeye inanç, düşünce ve fikir hürriyeti gelsin diye
çalıştılar. Ülkeyi batırmaya çalışan, hain BÇG çetecilerine ve 28 Şubat
bileşenlerine karşı demokrasi mücadelesi başlattılar. Başardılar da.
Artık, değil darbe yapmak, darbeyi aklından bile geçiremez
hale getirdiler, o hainleri, çok şükür.
Sonra, ASDER içinden, Strateji ile ilgilenen üyeler
tarafından bir Stratejik Araştırma Merkezi olan ASSAM kuruldu. ASSAM ayrı bir
Dernek olarak faaliyete başladı.
Daha sonra, Uluslararası Şirketleri nazarı dikkate alan kırk,
elli müteşebbis SADAT Savunma Şirketini kurdular. SADAT Savunma ASDER ve
ASSAM’dan ayrı olarak, ticaret yapan bir şirket olduğu halde, geçmişte bir
araya gelmiş insanlar tarafından kurulduğu için, bazı kimselerce, kendi kirli
zihinlerine malzeme yapılmaya başlandı. ASDER ile hiçbir organik alakası
olmayan SADAT Savunma Şirketinin Yöneticileri tarafından gerekli ve tatmin
edici açıklamalar zaten yapılmıştır.
Ayrı bir dernek olan ASSAM tarafından da gerekli izahatlar
zaman zaman yapılmaktadır.
Halen, bir hak arama ve adaleti tesis etme derdinde olan
ASDER ise; ilk günkü ruh ve heyecanı ile eksik kalan hakları elde etmek için ve
28 Şubat sürecinde üçlü kararname ile atılanlara, emekliliğe zorlananlara verilmeyen
haklar konusunda faaliyetlerine devam etmektedir.
“Adaleti Küreselleştirmek İnsanlığa Borcumuzdur” sloganı ile
yoluna devam eden ASDER üyeleri, hala mağduriyetlerinin giderilmesini ümit ile
beklemektedir. Binlerce aile, uğradıkları zulümlerin telafi edilmesini, tüketmedikleri
umutlarıyla devletlerinden bekliyorlar…
Sayın Kılıçdaroğlu! Eğer hayırlı bir iş yapmak istiyorsanız,
gelin hala hakları verilmemiş olan bu mağdurların seslerine kulak verin. Yıllar
önce, ilk zamanlarımızda CHP’li Milletvekilleri de destek vermişti. Hatta biz
yasa çalışmaları yaparken ADAM DER ile teşriki mesai yapmıştık. 12 Eylül
Darbesinin mağdurları olan CHP’li Subaylar da 6191 kanunundan yararlandılar.
Onlar da haklarını aldılar.
Sayın Kılıçdaroğlu, ASDER’i aslında tanımayan kalmadı.
Bizim abdestimizde şüphemiz yoktur. Siz kendinizi
sorgulayın, bence. Mesela; bazı dosyalardan bahsediyorsunuz, bu dosyaları kim,
hangi kaynaktan temin edip, nasıl sizin elinize tutuşturdu? Bu dosyaların
muhteviyatında ne vardır? Çevrenizde yabancı elçiler ile ajanlarla görüşmeler
yapanlar var mıdır?
İktidar ile siyasi mücadelenize bizleri malzeme yapmaya
kalkmayın. Emin olun ki; bu yol çıkmaz sokaktır. Yalan ile, iftira ile, söz
çarpıtmaları ile hiçbir yere varılmaz…
Yazık olmasın hem vaktinize hem çabanıza…
Memleket için hayırlı projeler üretin. Memlekete öyle hizmet
edilir. Masum Şirket ve Derneklere, birilerinin dolduruşuna gelerek, çamur
atmakla hiçbir yere varamazsınız.
Bu yol çıkmaz sokak, Sayın Kılıçdaroğlu, çıkmaz sokak…
Gürcan ONAT, 01.06.2022, 16.30, Fatih.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder