4 Aralık 2021 Cumartesi

ASDER'e DÖNÜŞ


27 Kasım 2021 Cumartesi günü ASDER'in 9. Genel Kurulu yapıldı, yeni yönetim seçildi. Dört beş yıllık aradan sonra ben de tekrar yönetimde yerimi almış oldum. Bu sefer Genel Sekreterlik de omuzlarıma yüklendi.

2000 yılında, 28 Şubat'ın fırtınalı günlerinde, BÇG çetesi astığı astık, kestiği kestik zulüm rüzgarlarını tüm şiddeti ile estirirken, TSK'lerinden disiplinsizlik (!) nedeniyle YAŞ kararlarıyla re'sen emekli edilen irticacı (!) kardeşlerimle kurmuştuk, Adaleti Savunanlar Derneğini.

Ben de 40 yaşımda, Binbaşı rütbesiyle, tam TSK'lerine en güzel hizmeti edebileceğim yaş ve tecrübede iken, Batı Çalışma Grubu çetesinin amansızca savurduğu kör kılıcına başımı kaptırmamak için, kendi isteğim ile emekli olmuştum.

Az değil, 21 yıl geçmiş, bugün 9. Genel Kurulumuzu yaptık.

Derneği kurarken bugünleri hayal dahi edemiyorduk. Rabbim ne büyük lütuflarda bulunmuş, elhamdülillah.

O yıllarda arkadaşlarımızın tek isteği yargılanmaktı. Çünkü yargılanma hakkından dahi mahrum bırakılmışlardı. Yargılanmadan yalan, yanlış bilgi ve iftiralar ile sorgusuz, sualsiz kapı dışına bırakılıvermişlerdi. Oysa en temel insan hakkı değil miydi, yargılanmak? Demokrasinin olmaz ise olmazı değil miydi, yargılanmak?

Disiplinsizlik ile suçlanan bu arkadaşlarım, kışlaların en disiplinli, en güvenilir, en çalışkan personeliydi, halbuki. Bu durumu, bu arkadaşlarımı ihraç eden BÇG çetesi de çok iyi bildiği halde, minareye kılıf olsun diye, bu yalanı bulmuşlardı. O yıllarda dernekte ilk yaptığımız işlerden biri "Ben Disiplinsiz Değilim" kitabını hazırlamak olmuştu. Genelkurmay Başkanlığı da bir Asteğmen gönderip dernekten bu kitabı satın aldırmıştı. Laf aramızda muvazzaf personel bulamamış da yedek subay göndermiş (Yorumu size bırakıyorum). Bir arkadaşımız da "Yargılanmak İstiyorum" kitabını yazıp, yayınlamıştı. Her türlü imkandan mahrum, evinin maişetini bile temin edemeyen harabe gönüller, yıkık dökük viranelerden yeni meskenler kurmaya çalışıyorlardı. Çok acı günlerdi. Üstelik sadece TSK'nde değil, her yerde yaşanıyordu zulümler. BÇG çetesi kabus gibi çökmüştü Müslümanların üzerine. Kızlarımız Üniversite ve imam-hatip kapılarında başörtülerini muhafaza edememenin ızdırabını yaşarken, devletin tüm kurumlarında dindar insan avı sürek avı gibi sürdürülüyordu. TBMM dahi bir başörtülü milletvekiline sahip çıkamamış, din ve vicdan hürriyeti BÇG emrine girmiş militanların saldırıları karşısında can çekişiyordu.

Biz bu şartlar altında ASDER'i kurmuş ve beş on aslan yürekli dernekle birlikte eylem ve etkinliklerimize devam ediyorduk.

Marmara İlahiyat Fakültesi öğrencilerine yaptığımız destek ziyaretini müteakiben Dernek Başkanımıza ve Yönetim Kurulu üyelerimize soruşturmalar açılıyor, faaliyetlerimiz engellenmeye çalışılıyordu.

Yılmadık, sinmedik, korkmadık.

İstanbul Belediye Başkanlığından hukuksuz bir şekilde alaşağı edilen Tayyip beyi cezaevinde ziyaret ettik.

Fiili darbe söylentilerinin yayıldığı o yıllarda, darbeye karşı durma planımızı yaparak, BÇG çetesine sıkıysa kışlalarınızdan çıkın mesajını gönderdik.

İnançları nedeniyle TSK içerisinden, muvazzaf görevlerinden uzaklaştırılan vatan evlatları milletin içinde teşkilatlanarak, milletin evlatları olarak BÇG çetesinin karşısına dev bir sur gibi dikilmişti.

Öyle böyle yıllar geçti, 28 Şubat'ın o ihtişamlı BÇG çetesi yakayı ele verdi. Darbeciler yargılandılar, hak ettikleri cezaları aldılar, rütbeler söküldü. BÇG çetesinin yalan ve iftiraları ile yargılanmadan üniformalarından mahrum edilen vatan evlatları ise dua, sabır ve mücadelelerinin karşılığını alarak, iadeyi itibarlarına kavuştular. Üniformaları verilmese de bir çok haklarına kavuştular. Kaybettikleri kimliklerini aldılar.

O gün içte din ve demokrasi düşmanları ile mücadele eden milletimiz bugün dış tehdit ile çevrelenmiş bir vaziyettedir. Dışarıdan düşmanlar, içeriden kişiliğini ve ruhunu satmış hainler topyekun saldırılarına devam etmektedir. Çok büyük umut bağladıkları FETÖ kalkışması da hüsran ile neticelenince, bildikleri tüm kepazeliklerini ve ekonomik darbe planlarını yürürlüğe sokan bu düveli muazzamaya karşı yine milletçe mücadele etmenin bilinciyle ASDER üzerine düşeni yapmaya devam edecektir.

Bir taraftan da eksik kalmış olan hakların alınması için çalışmalar yürütecektir. Orgeneral rütbeleri sökülerek er seviyesine indirilmiş olan Çevik Bir ve Çetin Doğan ile avanelerinin  yaptıkları hasarın henüz yarısı bile onarılmamıştır.  Emekliliğe zorlananlar haklarını almamıştır, üçlü kararname ile atılanlar haklarını almamıştır, askeri okullardan atılanlar haklarını almamıştır, uzman erbaş iken atılanlar haklarını almamıştır, 6191 sayılı kanundan istifade eden YAŞ'zedelerin dahi bazı hakları eksik kalmıştır.

ASDER bir taraftan üyelerinin hak mücadelesini hukuki yollarla sürdürürken, 28 Şubat yıllarında olduğu gibi, ülkenin selameti için üzerine düşen her türlü vazifeyi kuşanmaktan geri durmayacaktır.

28 Şubat yıllarından itibaren yazdığımız, söylediğimiz daha güçlü orduya sahip olmak için yapılması gerekenler, 15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasından sonra nasıl yerine getirilmek suretiyle, uluslararası arenada harikalar sergileyen, özüne dönmüş ordumuz, bundan sonra darbeci zihniyetten tamamen kurtulmuş olarak, daha da şahlanacaktır. Dışta Siyonistlerin de en büyük korkusu ve kabusu olacaktır. Bu topraklarda düşmüş olan ittihadı İslam sancağı yine bu topraklarda göklere yükselecektir. AB'nin panzehiri olan Türk-İslam Birliği bu topraklarda mayalanacaktır.

ASDER, Adaleti Savunan bir dernek olarak mer'i mevzuat çerçevesinde vazifesini en güzel şekilde yapabilmenin gayreti içerisinde olacaktır. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki; Adalet cesaret ister. O cesaret de bizde vardır, elhamdülillah.

Yapılacak iş çok, Allah yar ve yardımcımız olsun.

Gürcan ONAT, 04.12.2021, Fatih. 

4 yorum:

CIA ve TEKLİFLERİ

Oyuncu Demet Tuncer CIA’den teklif aldığını açıkladı. Detaylar, aşağıda linkini verdiğim haberde mevcuttur. Bu haberi okuyunca kafamda bir...