Darbelerin hepsi lanetliktir, ama 15 Temmuz FETÖ kalkışması en lanet olanıydı.
FETÖ
kalkışmasını diğerlerinden farklı kılan neydi?
Aradan 5 yıl
geçmesine rağmen, aklımızdan çıkmayan ve hala kalıntılarının temizlenmeye
çalışıldığı FETÖ kalkışması neden en hain ve lanet olanıydı?
Gözlemlerimin
ve incelemelerimin neticesinde tespit edebildiklerimle, değerlendirmelerimi yazıp,
paylaşmaya çalışayım.
Baştan dedim
ya, bir türlü unutamadık diye, unutamayız çünkü ilk defa millet olarak hiç
ummadığımız bir yerden, hiç ummadığımız bir şekilde, çok kötü hançerlendik.
Önceki darbeler hep aynı yerden; TSK içerisindeki kendini Laik Kemalist diye
adlandırmış, ancak belli yerlere angaje olmuş hizipler tarafından yapılıyordu.
Son darbe öyle olmadı; halkın içerisinde yuvalanmış, kendini dindar maskesi ile
halka kabul ettirmiş, hatta daha da ileri giderek halkın çocuklarını hiç
sezdirmeden devşirmiş, mankurt haline getirmiş bir yapı tarafından icra edildi.
En önemli farkı bence buydu.
Seçmiş
olduğu metot da diğerlerinden çok farklı idi. Sızma metodu. Tarihte Hasan
Sabbah tarafından uygulanan ve başarılı olan; kendine ölümüne bağlı haşhaşiler
yetiştirme, devlet kademelerine, hatta melikin, vezirin en yakınına kadar sinsice
yerleştirme ve zamanı geldiğinde hain suikastını gerçekleştirme, sonra da
arkada iz bırakmamak için intihar etme metodu.
70'li
yılların sonlarından itibaren Harp Okulları, Astsubay Okulları ve Polis Akademilerine
öğrenciler sokup, onları uyuyan hücreler haline getirip, fark edilmemek için
her türlü tavizi verdirerek gizleyip, son vuruşa kadar sürekli haşhaş verir
gibi güya dini (!) telkinlerle diri tutup, kendine sorgusuz sualsiz teslim
olmuş, sümüklü kağıt mendillerini zevk ile yiyecek kadar beyinleri dumura
uğramış, Allah ve Peygamberden daha fazla, taparcasına kendine bağlanmış, ailelerinden
kopararak ruhsuz ve vicdansız robotlar haline getirilmiş, 1 dolarlık fedailerine
darbeyi yaptırtmak...
Taktik
aslında mükemmeldi. 40 yıl boyunca ilmik ilmik örülmüştü. Başarıya ulaşmaması
imkansızdı. TSK tutulmuştu, Emniyet Teşkilatı tutulmuştu, Yargı mekanizması
tutulmuştu, medya büyük ölçüde kontrol altına alınmıştı, iktidar partisi içine
sızılmış, muhalefet partileri büyük ölçüde ele geçirilmişti. Öyle ki;
Cumhurbaşkanının yaverlerine kadar her yer zapt u rabt altındaydı. Yani bu
darbenin başarılamaması için ancak bir mucize gerekiyordu.
Lakin tek
hesaba katmadıkları Allah Teala olmuştu.
Allah Teala
bu necip milleti küresel sömürgecilere yedirmeği murat etmedi.
"
وَاِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِيُثْبِتُوكَ اَوْ يَقْتُلُوكَ اَوْ يُخْرِجُوكَۜ
وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ "
"Hatırlar
mısın? İnkâr edenler seni etkisiz hale getirmek veya öldürmek ya da yurdundan
çıkarmak için tuzaklar kuruyorlardı; onlar tuzak kuruyorlardı Allah da
bozuyordu. Tuzak bozma işini en iyi yapan Allah’tır." Enfal Suresi:
30
Tuzak bozma işini en iyi yapan Allah Teala 2. Hasan Sabbah ve haşhaşilerinin
tuzaklarını kendi başlarına geçiriverdi. 40 yıldır en ince detayına kadar,
kurmay kafasıyla planladıkları tuzakları son dakikada küçücük bir oynamayla;
kalkışmanın saati erkene çekilip, gündüz saatlerine alınmakla, ters yüz
oluverdi. Her münafık gibi kalpleri zaten korku içerisinde, panik halinde olan
bu rezil ve sefil FETÖ ekibi, bir duyum ile darbeyi biraz erken başlatınca her şey
ellerine yüzlerine bulaşıverdi. Diz çökmeye alıştırılamamış olan milletimiz o
muhteşem şahlanışıyla hainlere günlerini gösteriverdi. İstiklal savaşından
sonra halkımızın bu ikinci destanıydı.
Oysa arkasına ABD derin devletini almış olan bu vatan, millet ve din hainleri
o kadar kendilerinden emindiler ki; bir kaç yıl öncesinden güya Cumhurbaşkanın
yurt dışına kaçma tarihini vererek tehditlerini savuruyorlar, kontrollerindeki birilerine
Cumhurbaşkanı makamına geleceğini bile söylettiriyorlardı.
Bu kadar hazırlıktan sonra, böylesine bir hezimeti ve milletin adeta
Osmanlı sillesine benzeyen muhteşem şamarını, FETÖ'nün asıl sahibi olan Amerika
derin devleti ve uzantıları bile beklemediği için, ABD ve diğer dünya ülkeleri büyük
şok yaşadılar. Üstelik, kaylulesinden uyanmış olan, tekrar tüm mazlum ülkelerin
umudu haline gelmeye başlayan Osmanlı torunlarını ve liderleri Erdoğan'ı durdurabilmek
için son ve en önemli silahlarıydı bu, FETÖ.
İkinci İstiklal savaşını destan yazarak kazanan devletimiz o günden beri,
5 yılda her alanda çok büyük atılımlara imzalar atmaya başladı. Ayaklarındaki
en büyük prangalardan, devletin en küçük birimlerine kadar sızmış olan haşhaşi rezil
ve sefillerinin takoz olmalarından kurtulmuş, adeta tıkanan kan damarlarının
açılması ile ayağa kalkan kalp hastası gibi silkinip, dirilerek Küheylan gibi koşmaya
başlamıştır. Devletimiz, dış politikadaki başarılarından, Savunma Sanayindeki üretimlerinden,
terörü bitme noktasına getirmesinden, halka hizmetine kadar her alanda, taktire
şayan işler sergilemeye devam etmektedir. Gelecek bu necip milletin olmaya
mahkumdur. İstiklal Savaşının o meyus ve meş'um yıllarında:
"Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak,
Alçak bir ölüm varsa eminim budur ancak."
Diyerek, milletin rehavetini atmaya çabalayan milli şairimiz Mehmet Akif
Ersoy bugün bu necip milletin nasıl tozları üzerinden silkelediğini ve nasıl
bir diriliş ile ayağa kalktığını görse, ufkun nasıl muhteşem bir aydınlık ile
parlamaya başlamış olduğunu iftihar ile dile getirirdi...
Peki, İngiliz'in, Siyonist'in ve Amerika derin güçlerinin sömürge
hırsları, tamahkar hamleleri biter mi? Türkiye'deki en büyük ümitlerinin, en
has kullarının rezil bir şekilde hezimete uğramasından sonra yeni taktik ve
stratejiler geliştirmezler mi?
Elbette bu emperyalist kafaların saldırıları bitmeyecektir. Ancak biz
içte birliğimizi sağlarsak, 15 Temmuz gecesi tek vücut halinde sokağa inen
halkımız gibi, tankın önünde yere yatan yiğidimiz gibi, alçaktan geçen F 16'ya
ayakkabısını fırlatan delikanlımızın ruh heyecanı gibi, Jetlerin havalanmasını
önlemek için tek geçim kaynağı olan tarlasını yakan çiftçimiz gibi, üzerine
sağanak halinde yağan mermilere rağmen mevzisini terk etmeden direnen Çanakkale
şehitlerinin torunları evlatlarımız gibi, tüm emperyalistlere ve uşaklarına
karşı her zaman birlik içinde tek yumruk olursak, değil üç beş işgalci devlet,
yedi düvel üzerimize gelse yine destanımızı yazarız, evelallah.
Bir değil bin FETÖ oluştursalar vız gelir, tırıs gider...
Onlar istese de istemese de Allah nurunu tamamlayacak, İslam Birliği
oluşturulacak ve dünyaya adalet dağıtılacaktır.
Ha bugün ha yarın ne fark eder, biz bu aşk ile gözlerimizi yumacağız,
nasıl olsa...
Sonuçta her zaman olduğu gibi, Allah'ın dediği olacaktır.
Gürcan Onat, 14 Temmuz 2021, 17.00.
Fatih.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder