Adamlar itibar cellatlığını öyle güzel yapıyorlar ki; yani ancak
bu kadar olur. Aslında belki de tek yaptıkları iş budur.
Bunu da Batıdan öğrendiler.
Batılı dostları bu taktiği Osmanlı Devleti üzerinde çok
başarılı bir şekilde uygulamıştı.
Bilhassa Abdülhamid han zamanında bütün güçleri ile bu
taktik üzerine yoğunlaşmışlardı. Her şeyi ters göstermek, yalanlar, algı
operasyonları ve en önemlisi itibarına saldırı. Akıllı, zeki, kibar, ince
düşünceli, naif ruhlu, merhametli ve şefkatli Osmanlı Sultanını uyumsuz, sert,
kaba saba, zalim, vicdansız, evhamlı bir ruh hastası olarak göstermek… Tutmadı
mı? İçeriden ahmaklar ve hainler de destek verince tuttu tabii ki.
Osmanlının son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk
dönemlerindeki özellikle batıdan beslenen bazı neşriyattaki Müslüman, hacı,
hoca tiplemelerine, çizilen karikatürlere bakar mısınız? Rüyanızda görseniz
dudağınızı uçuklatacak çirkinlikte görüntüler. Kur’an-ı Kerim’de tarif edilen
ve Peygamber efendimizin şahsında örnekleşmiş Müslüman görüntüsünün tam tersi.
İşte bu itibar cellatlığıdır.
O yıllarda başlayan bu itibar cellatlığı hız kesmeden, hep
aynı minval üzere devam etti.
Günümüzde de aynı çirkinliği ile sürmektedir.
İslam’a ve Müslümanlara düşman olan Batının beslemeleri
halen aynı yayınlarına devam etmektedirler. Şimdi mecra daha da genişlemiş
durumdadır. Eski zamanlarda sadece politikacıların ve medya mensuplarının
yapabildiği bu saldırıyı sosyal medya sayesinde artık kişiler de yapabilmektedir.
Gözlerini ve kulaklarını tüm hakikatlere kapatmış yığınlar,
zerre kadar akletmeden, sürü psikolojisi ile kin ve nefret dolu olarak,
çıldırmışcasına saldırmaktadırlar.
Bu saldırı şu şekilde yürütülüyor. Önce Batılı sahipler
tarafından nokta hedef belirleniyor. Saldırılacak kişi, kurum, dernek, vakıf
her ne ise tespit ediliyor. Bu kişi ya da kurumlar özellikle de memleketini çok
seven, memleketi için çalışan, faydalı ve başarılı işler yapmaya çalışanlar
içerisinden seçiliyor. Çalışmalarının acilen durdurulması gereken kişi ya da
kurumlar oluyor, bunlar.
Malumunuz olduğu üzere, günümüzde faaliyetlere ve çalışmalara
direk, cepheden saldırmak pek mümkün olamıyor. Demokrasi, halkın desteği,
katılımı gibi birçok manileri var.
Bu durumda; asıl baş öğretmenleri olan İblisin ilk
uyguladığı taktik devreye giriyor.
Kur’an’ı Kerim’de Rabb’ül alemin bize İblis ile mükâlemeyi
bildirmiştir.
İblis Adem’e secde etmeme gerekçesi olarak ne demişti? Sad
Suresi 76. Ayeti kerime:
قَالَ اَنَا۬
خَيْرٌ مِنْهُۜ خَلَقْتَن۪ي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ ط۪ي
“Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu
çamurdan yarattın." Mealen bu şekilde.
Bu konuşmada Adem’in topraktan yaratıldığının ifade edilmesi
bir anlamda itibarını zayıflatma çabasıydı. Aynı zamanda kendisinin kibrini de
açık ediyordu, elbette. Ancak toprak olduğunu dile getirmesi Adem’in itibarını
gölgeleme olarak değerlendirilebilir. Allah Teala bütün meleklere Adem’e secde
emri vermişti. Bu emir Adem’e Melekler nezdinde büyük bir itibar vermektir.
İşte İblis o itibara sardırmış oldu. Konuşmanın devamını biliyoruz; İblisin
isyanı, cennetten kovulması, süre isteyip verilmesi ve bütün Âdemoğullarını
yoldan çıkartma yemini.
İblis bu amacını nasıl gerçekleştirmektedir? Sadece
suflörlük yaparak.
Tirmizi’de kayıtlı olan Hadisi şerifte belirtildiği üzere; şeytan,
içimizde, vücudumuzda kanın dolaştığı gibi, (kendisini hissettirmeden)
dolaşarak, heva ve heveslerimizi tahrik edip, kulağımıza şeytanlıklarını
fısıldayarak.
İşte itibar cellatlığı taktiğini birtakım insanlar bu
İblisten almıştır.
Âdem aleyhisselamdan itibaren kendi peygamberine muti olan hiçbir
imanlı insan Allah Teâlâ’nın emirlerinin ve Resullerinin gösterdiği yolların
dışına çıkmamıştır. Bir mümin asla böyle bir şey yapamaz. Yalan söyleyemez,
sözleri eğip bükemez, çarpıtamaz, insanları olduğunun dışında başka bir şekilde
tasvir edemez. Hele ki itibarını, şeref ve haysiyetini küçük düşürücü bir şeyi
kesinlikle yapamaz. Mesela kötü lakap takmak bir nevi itibar düşüklüğü olacağı
için Resulullah efendimiz tarafından şiddetle yasaklanmıştır.
Ancak insanoğlunun dünyada yaşamaya başladığı ilk günden
itibaren şeytan da faaliyete geçerek, teker teker yandaşlarını toplamaya
başlamış ve hala, dolu dizgin toplamaya devam etmektedir. İşte bu yandaşlarına
itibar cellatlığı nasıl yapılır gayet başarılı bir şekilde öğretmektedir.
Ne yazık ki bizim ülkemizde de epey taraftar toplamış
durumdadır. Şeytan dostları, batı hayranı, ahmak insanlar bu itibar
cellatlığını tüm dehşetiyle acımasızca uygulamaktadırlar.
Bize düşen vazife ise; bunun farkında olarak asla ve asla
dostlarımızı yalnız bırakmamak olmalıdır.
Onlar ne kadar itibarlarımıza saldırsa da şuurlu Müslümanlar
olarak, bizler Mümin kardeşlerimizi terk etmeyip dimdik yanlarında durmalıyız.
Bir zamanlar Deniz Fenerine itibar operasyonu yapıldı, ne
yazık ki yüzde seksen başarılı oldular. Garip gurabaya yapılan yardımlara ket
vuruldu. Şimdi İHH’ya yapılıyor. Ensar Vakfına yapılıyor, v.s.
Bizzat kendim de kuruluşunda bulunduğum SADAT hakkında neler
söylendi ve söyleniyor, aman ya Rabbim. Yahu kardeşim ben de kuranlardan
birisiyim. Niye kurduğumu ne yaptığımı ne olduğumu bilmiyor muyum? Üstelik
Müslüman kardeşlerimden neler işitiyorum, neler…
28 Şubat döneminde TSK içerisinde en başarılı, vatanını,
milletini en çok seven, vazifesini en güzel yapan dindar insanlara disiplinsiz,
irticacı damgası vurarak YAŞ kararları ile ordudan ihraç ettiler. Sonra temizle
temizleyebilirsen bu lekeyi. Müslümanlar bile yanlarına yaklaşmaya korktular,
bu masum insanların.
Demek ki; şeytanın bu metodu çok basite alınacak bir şey
değil.
CHP ve yandaşlarının en güzel yaptıkları iş budur. İtibar
cellatlığı.
İtibar cellatlığını hafife almayın. Basit bir hadise değil
o. Birden yalnızlaşırsınız, kendinizi ifade edemezsiniz. Duygu ve
düşüncelerinizi anlatamazsınız. Siyasetçi iseniz siyasi hayatınız söner.
Tüccarsanız ticaretiniz biter. Hoca efendi iseniz tesiriniz kalmaz. Sözünüzü
dinleyen olmaz. Yani siyasi, sosyal, dini çevreniz yok olur. Sadece biyolojik
olarak hayat süren bir bitki haline gelirsiniz. Bu durumu içine sindiremeyip
intihar yolunu seçerek hayatına son veren onurlu insanlar da olmamış değildir.
Bu nedenle kime itibar saldırısı yapılıyor ise derhal bütün
gücümüzle onun yanında durmak bugün en önemli vazifelerimizden biri olmalıdır.
Kesinlikle korkmadan, çekinmeden, sinmeden açıkça destek vermeliyiz. Desteğimizi
şahsın kendisine özel olarak ifade ettiğimiz gibi, sosyal medyada da herkese
ilan etmeliyiz.
Batı ve Batının yamakları, Bizans artıkları, Gezici
çapulcular, FETÖ mensupları, din düşmanları kime veya hangi kurumumuza saldırıyor,
itibarlarını yok etmeye çalışıyorlarsa hep birlikte, tek yumruk olarak karşı
koyup insanımıza, kurumlarımıza, değerlerimize sahip çıkmak bugünün önemli
cihadlarından birisidir diye düşünüyorum, şahsen.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Gürcan ONAT, 13.08.2020, 15.30, Üsküdar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder