19 Aralık 2023 Salı

CUNTACI TEĞMENLER MESELESİ

Kasım ayında Tuzla piyade okulunda teğmenler arasında bir şeyler oldu. Basına da yansıyan bu hadise üzerine bazı tepkiler gösterildi; MSB ’lığı tarafından soruşturma da açıldı, lakin adet olduğu veçhile pek de üzerinde durulmadan, bir an önce kapatılmaya çalışıldığı da gözlerden kaçmadı.

“Aman canım ne ki, alt tarafı teğmen bunlar, daha rütbeleri ne bunların” diye düşünebilirsiniz. “Aman Allah’ım, neler oluyor cunta hortladı, derhal kelleler uçurulsun” da diyebilirsiniz…

Ben ise, bu olay hakkında geriye de yönelik olarak, idari ve hukuki inceleme başlatılması gerektiğini, değerlendiriyorum.

12 Eylül 1980 darbesinde Hava Harp Okulunda 3 yılını tamamlamış bir öğrenci olmam hasebiyle, o yıllarda yaşadıklarımı unutmuş değilim. 28 Şubat post modern darbe sürecini hala tüm sıcaklığı ile hatırlamam sebebiyle; her ne kadar artık bizim devrelerimizin tamamı emekli olmuş olsa da TSK yapısının ne olduğunu çok iyi bilen bir kişi olarak, bu hadisenin ciddiye alınması gerektiğini ifade ediyorum.  

FETÖ kalkışmasına Millet olarak Cumhuriyet tarihinin en şanlı direnişini gösterip, Osmanlı tokadıyla tüm darbecileri, yurt dışı bağlantıları ile birlikte yerle yeksan etmemizi müteakiben; “artık darbeler ve darbe zihniyeti bitmiştir” naraları atmış olsak da şimdi bir durup, “hele, neler oluyor arkadaş” demek icap etmiştir. Bu, teğmenler vesilesiyle...

Darbeler bitti mi, bitmedi mi? Bitmedi ise neden bitmedi?

FETÖ kalkışmasından sonra tüm askeri okullar boşaltıldı. Çok ciddi temizlik yapıldı. Devlet paranoyak derecede aşırı tepki ile büyük operasyonlar gerçekleştirdi. Haklıydı. Ölüm kalım meselesiydi. “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” durumu vardı. “Ya herro ya merro” denildi. ABD aparatı FETÖ, en tehlikeli kanser hastalığı gibi bünyeden temizlenmeye çalışıldı. Buna rağmen, kriptolar varlığını sürdürmeye devam ediyorlar…

Sıfırlanan askeri okullara yeni öğrenci alınırken, Cumhuriyet tarihinin en titiz, en dikkatli mülakatları yapıldı. Mülakatlara bizzat girmesem de komisyonları koordine eden kişi olarak komisyonlarda görev alan tüm üyelerin ne kadar ciddi ve hassas çalıştıklarına şahit oldum. FETÖ iltisaklı bir yana, adeta hasbel kader uzaktan onlara bakmış insanlar dahi alınmadılar. Akrabalık derecesinde suyunun suyu bile düşünüldü. Vatanını milletini seven saf Anadolu çocukları tercih edilmeye çalışıldı. Çocukların zihinlerinde darbeciliğin tozu dahi olmasın diye hassas davranıldı.  

Peki o halde bu çocuklar içerisinden nasıl, cuntacılık emareleri gösteren, Tuzladaki teğmenler hadisesi zuhur etti? Bu meselenin, “bir teğmenin 10 Kasım töreninde yakasına Atatürk fotoğrafı takmamış olması” kadar basit olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Hayır, ben bu kadar basit olduğunu düşünmüyorum. Yakaya bir fotoğraf takılmaması aynı üniformayı giyen iki teğmeni, birbirine bu kadar düşmanca kavgaya götürmez! Belli ki içeride kamplaşma var! Birileri ikilik oluşturmaya çalışmış! Acı ki başarılmış!

Ankara’da mülakatlar esnasındaki şahsi gözlemim ve o zamanlarda kulağıma gelen fısıltıları dikkate aldığımda bende oluşan kanaat; gözlem altına almamız gereken en önemli hususun askeri okullar ve müfredatları olduğu yönündedir.

Mülakatlarda liyakatli, tertemiz çocuklar seçilip, Milli Savunma Üniversitesine gönderildi. Peki, Harp Okullarında neler oldu?

Sayın Cumhurbaşkanımıza açıkça sesleniyorum: “FETÖ Kalkışmasından sonraki öğretim yıllarında, Harp Okullarında ders veren öğretim görevlileri hakkında, emekli ve muvazzaf ayırımı yapmaksızın inceleme başlatılması talimatını verir misiniz, lütfen!”

Kalkışmadan sonra oluşturulan mülakat komisyonlarında görev alan emekli ve muvazzaf askerler ile Bakanlıklardan gelen görevliler, vazifelerini en güzel şekilde yerine getirmişlerdir. Pırıl pırıl öğrenciler seçilerek okullara gönderilmiştir. Peki, okullarda eğitim başladıktan sonra, bilhassa Kara Harp Okulunda özellikle askeri derslerde bu çocuklara neler verilmiştir?

Evet, MSB Rektörü Prof. Erhan Afyoncu ve Kara, Deniz, Hava Harp Okullarının Dekanları da isabetli seçimlerdi. Görevlerinin gereğini yapmaya çalışmışlardır. Kesinlikle onlar hakkında şüphe oluşturma gibi bir niyetim yoktur ve olamaz da. Ancak, bu insanlar sivildiler ve kuruma yabancıydılar. Ellerinde de sihirli değnek yoktu. Derslere eski öğretim görevlileri girmeye devam ettiler. Okullarda görev yapan öğretim görevlileri içlerinde yeterince temizlik yapılmamıştı veya yapılamamıştı. Darbeci zihniyeti taşıyan muvazzaf ve emekli subaylar askeri konularda ders vermeye devam ettiler. İşte teğmenlerin hadisesi bu durumun sonucudur.

Diğer önemli konu ise müfredat! Müfredatta yeterli düzenleme yapılabilmiş miydi? Mesela; demokrasi dersi var mı? Darbeler tarihi dersi var mı? Yapılan bütün darbeler lanetlenerek anlatılıyor mu? İnsan Hakları dersi konulmuş mu? Başka üniversitelerde çok gerekmese de MSÜ'nde bu ve benzeri dersler mutlaka olmalıdır.

Neticeyi kelam; her şerrin hayra bakan bir tarafı da olurmuş, düşüncesinden hareketle teğmenler hadisesi bir sinyal olarak değerlendirilerek; Harp Okullarında hangi dersler okutuluyor ve özellikle askeri alanlardaki derslere kimler giriyor? Bu konu acilen ele alınmalıdır.

Pansuman tedbirlerle derin yaralar kapatılamaz!

Evet, “artık darbeler ve darbe dönemleri bitmiştir” diyoruz.

Ama, zihinlerden de tamamen temizlenmeden darbeler bitmez!

Eğer, saf çocukların zihinlerine, birileri hala zehir enjekte etmeye devam ediyorlarsa, önlem almamak çok büyük gaflettir.

Milli gururumuz, iftihar vesilemiz olan ordumuz yurt dışında, özellikle terör bölgelerinde üstün başarılara imza atarken, içeride üç beş darbeci kalıntısının bu güzellikleri zedelemeye kalkmasına tahammül edilemez, taviz verilemez, tolerans gösterilemez.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Gürcan Onat, 19.12.2023, Fatih.

1 yorum:

  1. Maşallah, mesele bu kadar güzel izah edilebilirdi. Kalemine sağlık Gürcan abim. 💐

    YanıtlaSil

CIA ve TEKLİFLERİ

Oyuncu Demet Tuncer CIA’den teklif aldığını açıkladı. Detaylar, aşağıda linkini verdiğim haberde mevcuttur. Bu haberi okuyunca kafamda bir...